Jüpiter gerek çap gerekse kütle açısından Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir. Nispeten düşük olan yoğunluğu (suyun yoğunluğunun 1,33 katı), gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği nedeniyle, Satürn kadar olmasa da ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görünüme sahiptir.
İç Yapısı
Gaz devleri, içerdikleri elementlerin oranlarına göre iki alt gruba ayrılırlar. Uranüs ve Neptün 'buz' ve 'kaya' oranı daha yüksek Uranüs benzeri gezegenler grubundadır. Jüpiter ve Satürn ise, adını yine Jüpiter'den alan Jüpiter benzeri gezegenler grubu içindedir. Jüpiter benzeri gezegenlerin, kabaca Güneş'i ve benzer yıldızları oluşturan maddeleri bu yıldızlardakine yakın oranlarda içerdiği düşünülür. 20. yüzyıl başlarından itibaren, gezegenlerin çap, kütle, yoğunluk, kendi etrafında dönme hızı, uydularının davranışı gibi verilerden yola çıkılarak iç yapıları hakkında ortaya atılan görüşler, daha sonra tayfölçümsel çalışmalarla ve son otuz yıl içinde gerçekleştirilen birçok uzay aracı araştırması ile zenginleştirilmiş ve günümüzde oldukça tatminkâr modeller geliştirilmiştir.
Bu bilgiler çerçevesinde, Güneş Sistemi'nin ilksel bileşimine paralel biçimde Jüpiter'in kütlesinin büyük kısmını hidrojen ve helyumun oluşturduğu varsayılır. Hidrojen/Helyum kütle oranı 75/25 civarındadır. Daha ağır elementlerin Güneş Bulutsusu içindeki toplam payı %1 iken, hafif bir zenginleşme ile Jüpiter'de %3-4 arasında olabileceği hesaplanmaktadır. Bu sonuca göre, gezegenin gözlenen basıklığının 10-15 Yer kütlesinde yoğun bir çekirdeğin varlığı ile açıklanabilmesi üzerine varılmıştır. Jüpiter'i oluşturan yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır.
Jüpiter' in Doğal Uyduları
Jüpiter'in bilinen 95 doğal uydusu vardır. Bunlardan 60 tanesinin çapı 10 km'den azdır. Galileo Galilei 1610 yılında kendi yaptığı basit teleskopla Jüpiter'in en büyük dört uydusu İo, Europa, Ganymede, ve Callisto'yu keşfederek ilk kez Yerküreden başka bir gezegene ait uyduların varlığını göstermiştir. Bu uydular sonradan Galilei uyduları olarak adlandırılmıştır. 1970'lere kadar bilinen uydu sayısı 13 iken, Jüpiter'i ziyaret eden Voyager uzay araçları 3 yeni uydunun bulunmasına yardımcı olmuş, 2000 yılından bu yana yeryüzünden yapılan sistematik araştırmalarla, bu sayı kısa sürede artmıştır. Jüpiter'in doğal uyduları makalesinde uydular hakkında ayrıntılı bilgi yer almaktadır.
Jüpiter neden bir yıldız değildir?
Kısa cevap şu şekilde: Jüpiter, hidrojeni helyuma dönüştürmek için yeterli kütleye sahip değil. EBLM J0555-57Ab, Jüpiter'in kütlesinin yaklaşık 85 katıdır. Fakat Güneş Sistemimiz şimdikinden farklı olsaydı, Jüpiter bir yıldıza dönüşebilir miydi?
Jüpiter’in kütlesi, diğer tüm gezegenlerin toplam kütlesinin 2,5 katıdır. Sadece bir gaz devi olarak, gerçekten düşük yoğunluğa sahiptir: santimetre küp başına yaklaşık 1,33 gram. Santimetre küp başına 5,51 gram olan Dünya'nın yoğunluğu, Jüpiter'inkinden dört kat daha fazladır.
Ancak Jüpiter ve Güneş arasındaki benzerlikleri not etmek ilginç. Güneş'in yoğunluğu santimetreküp başına 1.41 gramdır. Ve iki nesne bileşimsel olarak çok benzer. Kütle olarak, Güneş yaklaşık yüzde 71 hidrojen ve yüzde 27 helyumdur ve geri kalanı eser miktarda diğer elementlerden oluşur. Jüpiter kütlece yaklaşık yüzde 73 hidrojen ve yüzde 24 helyumdur. Bu nedenle Jüpiter'e bazen başarısız bir yıldız denir. Ancak Güneş Sistemi'nin kendi haline bırakıldığında Jüpiter'in bir yıldız olmaya yakın olması pek olası değil.